ATA’YI ANDIK

Münir Bağrıaçık / DieGazete.de

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Berlin-Brandenburg Gazi Mustafa Kemal Atatürk ebediyete intikalinin 83. Yıldönümünde, Berlin TDU dernek binasında anıldı. Anma töreni öncesinde Atatürk ve silah arkadaşları ile devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Korona tedbirleri gereği 3G’nin sıkı uygulandığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 83. Yıldönümünde düzenlenen etkinliğe, Berlin Başkonsolosu Rıfkı Olgun Yücekök te hazır bulundu. Anma töreninde ADD Berlin-Brandenburg Bilim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Cihat Karaali “Neden Anıyoruz” ve Kazım Aydın da Atatürk’ün ilkeleri, kurduğu laik cumhuriyetin önemi, Atatürk’ün hayatı, sağlığı hakkında bir konuşma yaptı. Anma etkinliğinde Şair Semra Isparta Atatürk, Ali Kemal Aksoy da Cumhuriyet ile ilgili kendi yazdıkları şiirleri okudu. Anma törene sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, ADD Berlin-Brandenburg üyeleri ve Berlinliler katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını, sağlık sorunları nedeniyle toplantıya katılamayan ADD-Berlin Başkanı Olcay Başeğmez’in yerine başkan yardımcısı Ali Erdoğmuş yaptı. Atatürk devrimlerine, Mustafa Kemal Atatürk’e ve ulus devletimize hep birlikte sahip çıkmak gerektiğini belirten Ali Erdoğmuş, “Mücadelemizde duyarlılığımıza, sonsuz inancınızla sizleri de aramızda görmek bizleri çok sevindirdi” dedi.

Törende konuşan Berlin Başkonsolosu Rıfkı Olgun Yücekök, yaptığı konuşmada, Cumhuriyeti‘mizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 83. Yıldönümü vesilesiyle bir araya gelindiğini ve ayni sabah saat 9’u 5’gece başkonsoloslukta da bir tören yapıldığını söyledi. Törende Atatürk başta olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda şehit olarak canlarını vermiş ecdadı ve cumhuriyetin kurucu kadrolarını, bu güne kadar Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmeti geçmiş tüm insanları andıklarını dile getiren Başkonsolos Yücekök; “Her 10 Kasım’da Atatürk’ü anmak önemli. Ancak özellikle yurt dışında çok daha da önemli. Gençlerimiz ve çocuklarımız için milli duyguları, değerleri onlara aktarabilmek için bu milli günlere, özellikle burada tüm vatandaşlarımızla paylaşmaya önem veriyoruz ve özen gösteriyoruz. Sizlerin de günlük hayatınızda ailelerinizle, çocuklarınızla, belki torunlarınızla ayni şeyi yaptığınızı biliyorum” şeklinde konuştu.

Başkonsolos Yücekök şöyle devam etti; “Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyeti‘mizi kuran kadrolar bize çok güçlü bir temel bıraktılar ve bu günkü güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 85 milyona dayanmış nüfuslu Türk Milleti ve toplumu, vatanımız o temel üzerinde yükseliyor. Çok geriye bile gitmeye gerek yok. Son 5 senede atlattığımız badirelere baksanız o gücü, kuvveti görürsünüz. Bir darbe gelişimin tozuyla önemli askeri bir harekata imza attı. Türk Silahlı kuvvetleri, etrafımız yangın yeri ama şunu gururla ve güvenle söyleyebiliyoruz Türkiye Cumhuriyeti Devleti, fırtınalı bir denizin ortasında bir istikrar adası gibidir. Cennet vatanımızda Cumhuriyeti‘mizin 100’cü yılına doğru ilerliyoruz. Yüzüncü yıl önemli bir tarih. Sonrasında da inşallah nice yüzyıllar olur, evlatlarımız, insanlarımız, büyük fedakarlıklarla muhafaza edilen bayrağımız ve sancağın gölgesinde yaşamaya devam ederler.”

ADD Berlin-Brandenburg Bilim Kurulu Üyesi Peyzaj Mühendisi, Berlin Brandenburg Türk Veliler Birliği eski Başkanı Kazım Aydın d Ulu önder Atatürk’ün idealleri, düşünce ve fikirleriyle yaptıklarını anlattı; “Az yemek yiyen, az uyuyan, çok çalışan vatan sevgisi nedeniyle kendini ihmal ettiğini görüyoruz. Askeri lisede başlayan rahatsızlıkları, o hayatını kaybettiği güne kadar 11 kez sorun oldu. Buna rağmen 29 Ekim 1938’de Kuleli askeri Lisesi Öğrencilerinin ‘Atamızı istiyoruz’ haykırışının onu yaşamı boyunca ilke ağlattığını biliyoruz. Ölümü Ankara Radyosu tarafından 12 dilde dünyaya duyuruldu. Cenaze törenine 9 ülkenin askeri merasim ekibi eşlik etti. Yaptığı devrimlerle işgalden kurtardığı ülkeyi çağdaş ve modren bir devlet kurdu. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ortaya koyduğu 6 ilkenin kanımca en önemlisi Laikliktir. Laik devlet, Laik hukuk, Laik eğitim toplumumuzun vaz geçmesinin mümkün olmadığı temel ilkeler arasındadır.”

Ardından söz alan Bilim kurulunun diğer üyesi Prof. Dr. Cihat Karaali de Atatürk ile ilgili “Neden Anıyoruz” makalesini okudu. Prof. Dr. Karaali; “Bu başlığın altında ifade edilebilecek konuyu üç temel esasa dayalı bir içerikte sizlere sunmak istiyorum. Çürük fikirlerle mücadele, Rasyonel düşüncelerin etkisi, Toplumda çağdaş kültürün oluşması. Bilinçsiz, eğitimsiz ve zoraki bir etkenin çerçevesi altında kalıplaşmış bir üslup ve bu forma odaklanmış fikirler çürük bir zemin üzerinde toplanmış konular özelliğini taşır. Geleceğe yönelik bilinçli bir gidişatla, böyle çürük fikirleri ortadan kaldırmanın zorunluluğunu saptayabileni anmak ve anılmasının gerekliliğini, 1923 yıllarında atamızın yorumladığı ifadeleriyle şöyle değerlendirebiliriz: ‘Bir temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul edin. Geri kalmışlığımızın sebebi hurafelerin ve bidatların (İslamda Hazreti Muhammet’ten sonra ortaya çıkan değişik yargılar ve ilkeler.) filizlenmesi oldu. Esasını algılamaya yönelik bir mantığı üretebilecek kadar andığımız bu tarihsel manevi mirasçının bilincine sahip olunmalıdır kanısındayım. Çünkü bu bilinçli seçimin yapılandırılması, geleceğe yönelik çağdaş bir gidişatı saptar.

Çürük fikirlerin, düşüncesiz ifadelerin, çağdaş olmayan görüşlerin, realitenin dışında yer alan fikirlerin topluma sirayet etmesi, bulaşması, o toplumu cehalete sürükler. Öyle duyguları temelden bertaraf etmek, toplumun en küçük birliği olan aileden başlayarak milleti bilinçlendirmekle gerçekleşir. İşte yürekten andığımız atamız, bu temel görüşü savundu ve uyguladı. İnsan karekteri, aile terbiyesi ve içinde yaşadığı toplumun kültürüyle erginleşir. Davranışlarımızdaki karar verme kabiliyeti, böyle gelişmiş bir karekterin uygulamasıdır. Kişinin toplumda bağımsız ve özgürce yaşantısı, toplum içindeki davranışlarıyla, kişiliğini koruyarak gerçekleşir. Kişiliğini koruyan o ferdin karar verme kabiliyeti, o çağdaş milli kültüre dayalı toplumda oluşan karakter bilinciyle olgunluk kazanır. Medeni ülkeler arasında yer alabilmemiz, medeniyet bazı altında oluşmuş karakterimizi olgunlaştırmakla sağlayabiliriz.

Hurafelerin ve bidatların inançlara ilave edilmesinin sakıncalarını ancak böyle gelişmiş bir toplumun inancıyla kavramak mümkündür. Bunun bilinci içinde o, o andığımız, bizlere konunun önemini şu ifadelerle duyurdu; ‘Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve mefhumuna göre düşünülmelidir. Ve böylelikle yurdumuzu en medeni memleketler seviyesine çıkaracağız. Çünkü Türk Milletinin yürümekte olduğu medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir’ diyor.

Sevgili dostlar bilinçlendirilmemiş bir toplumun fertleri, konulara karar verebilme kabiliyetini yitirmiş kişilerdir. Toplumda uyum sağlamış bir yaşama verilen en büyük tehlike budur. Bu yüzden o, bugün şükranla andığımız Mustafa Kemal Atatürk, bunun önemini o yıllarda idrak etmiş, ailede ve toplumda eşler arasındaki eşit bir biliçlendirme ile kişisel görüşe dayalı bir onayın gerekliliğini savundu. Nitekim o, o bugün andığımız, kadını erkeğe eşit sayan zihniyetin öncüsüdür. Bunun anlamı, ülkede bilimsel devrimin aydınlanma felsefesini ve fikirlerini, toplumda yaşam düzenine dönüştürmektir.

Rasyonel düşünce akıl ve anlayışın iradesi içinde tutunabilen bir görüştür. Nitekim o bugün andığımız atamız, bizleri öğütleriyle yaşamımıza rasyonel düşüncelerle bir özen ve bir düzen vermekle aydınlattı. İnsanlığı, çağdaş yaşamın mutluluğunu fikirleriyle eğitti; ufka açılan akıl ve fikirlerin gelişiminin gerekliliğini açıkladı ve böylelikle çağdaş yaşama ayak uydurmanın bu temellere dayalı öncelikler olduğunu belirtti. Milli hakimiyete dayanan bağımsızlığı, işte bu akıl ve anlayışın iradesi içinde rasyonelleştirdi. Rasyonel düşünceye dayalı bu görüşle, şerefli ve haysiyetli bir millet olarak yaşamanın önemini belirtti. Nitekim bu realitenin etkisi bizlere medeni insanlık dünyasını getirtti.

Gerçek rasyonel kurtuluşun etkisi başkasının esareti altında kalmamak görüşüyle ifade edildi. Bu esaret, bir kaybedilen bir savaşın etkisinde kalınmış bir esaret olmaktan ziyade, esasen, düşünce ve akıl anlayışından uzakta olmanın, başkalarının görüşlerini kabul etmekten başka bir olanağının olmadığı, anlamını taşıyordu. Anmakta değer vardır. O değere verilen önlem ve içtenliğin gerekliliği, çağdaş yaşantımıza yön verecek eğitici ve akıl anlayışı içinde yorumlanabilen rasyonel düşünceleri ile o değer verdiğimiz önderi anmakla gerçekleşir. O önder bizleri ebedi geçerli toplumsal ilkeleriyle, görüşleriyle de şöyle aydınlattı, medenileştirdi ve ‘Yaşantımız ancak ilim ve fen ile olur. Eski devrin boş inançlarından ve yaratılışımızla hiçbir ilgisi olmayan çürük fikirlerden uzak, milli karekterimizle ve milli tarihimizle uyumlu bir kültür sağlanmalı.’ İşte toplumda çağdaş kültürün oluşması bu temel düşünceyle gerçekleşir. Saygıdeğer arkadaşlar, işte onun için Ata’mızı şükranla, saygıyla anıyoruz.”

Törenin sonunda da kapanış konuşmasını yapan Ali Erdoğmuş Atatürk’ü fikirlerinin, devrimlerinin ölümsüz olduğunu belirtti ve “83 yıl sonra bile hala onu öldürmeye çalışıyorlar. Oysa Atatürk umut demektir. Ebedi liderdir. Savaşın ustası, barışın efendisidir. UNESCO’ya bağlı 152 ülkenin ortak deklarasyonunda da belirtildiği gibi; ‘Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir inkılapçı. Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerden biri. İnsan haklarına saygılı, insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına teşvik eden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.’

Ali Erdoğmuş sözlerini Nutuk’tan Atatürk’ün Gençliğe hitaben sözlerini okuyarak tamamladı.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*